
KAVUŞAMAYANLAR
Bu şiirim ne erkeklere ne kızlara
Başından sevda geçen tüm gençlere
Aşkına karşılık bulamayanlara
Bu şiirim sevipte KAVUŞAMAYANLARA
İsyanım var tüm dertlere
Sevipte tüm sevmeyenlere
Yaprak gibi solup ölenlere
Aşkım için ölürüm diyenlere
Bu şiirim sevipte karşılık görmeyenlere

YALNIZLIK
Gölgen gibidir yalnizlik
Gecenin issizligi karanligi gibi bos ve soguk
Sarilirsin ararsin tutamazsin
Yoktur çaresi
Adi yalnizlik
Yazilmistir bir kere
Yigit olsan da büker bilegi
Cesur olsan da sizlatir yüregi
Içindedir sevgi,
insanin tek dilegi
Atesten gömlek misali
Sevgi Sevgi Sevgi

YAKILACAK MEKTUP...!
Sana bu mektubu uzaklardan yazıyorum..
Adresini çoktan unuttum..
Bir şiirin şişesine kalbimi koyup sulara bırakıyorum..
Ah benim eski türküm..
Ah benim hazin öyküm..
Yanlışım..
Yanılışım..
Ne yaptıysam seni mutlu edemedim.
Oysa bir kemanım vardı.
Birde sen..
Acımadın ezdin beni,
üzdün..
Hiç anlamadın!!
Yavrusuna yanan bir anne gibi içime gömdüm depremlerimi
Ceketimi alıp gittim
Derin derin iç çekişim bu yüzden
İnadına suskundum oysa..
İnadına vurgun..
Geç uslandım..
Sen göremedin ama..
Altı mosmor gözlerimle ıslandım..
En çok istavriti severdin
Sıkıp limonu maydanoza
Şaraba vururdun hani
Eski bir kasette bizim şarkımız alıp götürürdü seni
Salaş meyhanelerde ve kumsallardaki ayak izlerinde
Kırılan hayallerim,
Ümitlerim
Ve seni bekleyişlerim her yağmur akşamında..
Daha bir mutluyduk o günler..
Herşeye rağmen özgürdük..
Kitap alacak paramız olmasada
Ucuz tütün içsekte
Pahalıydı düşlerimiz..
Ne kadar çok isterdim şimdi bu şarkımı duymanı
Kanayan bir gül misali
Saçlarına taktığım
Suskun çığlıklarıyla inleyen şu kemani
Ki her notası hayatla yüzleşmenin ve ödeşmenin katranı
Hatırlarmısın parasız kalmıştık da bir gün
Kardeşinin kumbarasını boşaltıp konsere gitmiştik..
İmzasını almıştık sevdiğimiz sanatçının
Birlikte fotoğraf çektirmiştik
Bir şişe gazozu
Ve bir kaşarlı tostu bölüşmüştük
Hey gidi günler hey..
Az mı şiir yazdık ders kitaplarına
Otobüse biletsiz mi binmedik
Komayamı girmedik her beşiktaş maçında
Şimdi hastahane akşamının yorgun penceresin de
Maziye dalıp dalıp gitmelerimsin artık
Ne kemanım var yanımda
Ne de sen varsın..
Mevsimlerden hüzün
Aylardan pişmanlık ve karanlık..
Sen ki bu mektubu saklayacaksın..
Öpüp öpüp koklayacaksın belki..
Ve artık gelmeyeceğimi bile bile bekleyeceksin..
Ah benim eski türküm..
Ah benim hazin öyküm..
Yanlışım..
Yanılışım..
Seni hiç üzer miyim..
Ben bu mektubu defalarca yazmış,
Defalarca yakmışım..!
|
|
|
Yalnızlık zor be gülüm bu iskelede
Alışmışım her gün denizin yosun kokusunu seninle koklamaya…
Ekmek kırıntılarını atmasını martılara
Güneşin doğuşunu alışmışım gülüm seninle!
Ne zormuş sensiz oturmak bu iskelede!
Bu sefer ellerim ellerinle değil de
Bir sigara bir şişede şarapla dolması koydu be gülüm!
Mazi aklıma geliyor, her yer sen dolu bu iskelede
Çok sevmiştim seni…
Ayın denize mehtaplaşması kadar gerçek
Ve büyüleyiciydi benim SEVGİM!
Gece iskeleye iniyorum
Yıldızlara küfür ediyorum!
Çünkü sen demiştin bana
Yıldızlar kadar gerçekçi benim sevgim diye!
Hadi oradan sende…
Kalbimi yakıyor be gülüm bu iskele!
Yaralı kalbime tuz basıyor her gece
Yeter artık!
Ve sona yaklaştık…
Ben dayanamıyorum her gün bu iskelede ölmeye
Artık benim gitme vaktim geldi
Kendine iyi bak!
Bu arada elindeki mektubu iki yere gönderdim
İkisi de aynı mektup ama Tek farkı var sadece
Biri sende biriyse iskelede… Cansız bedenimde |

Yalnızım,
yalnızlıklardayım.
Gene senden uzaktayım.
Nasıl ihtiyacım var içimi dökmeye,
dertlerimi anlatmaya bir bilsen.
İstiyorum ki seni düşünürken,
rüzgar esmesin hoyratça içimde.
Toz duman içersinde kalmasın hiçbir yer.
Yaslanmışım bir ağaca,
dalmış
gözlerine,gözlerim.
Uzakta bir boşluğa asılı kalmış.
Şimdi en güzel gördüğüm düşsün.
Bir ressamın tuvalinde resmin,
arkanda dağlar.
Bir perde gibi inmiş gökyüzünden bulutlar.
Bir gök kuşağı sanki başındaki taç.
Sislerle boğulmuş güneş,
senin aydınlığına muhtaç.
Yine bir gün ansızın
yüreğine baskın yaptım geceden.
Esir alınmış soluklarında yaşadım ilk heyecanı.
İlk kez,
mecalsiz kaldı sevgimin hücreleri.
İlk kez sana teslim oldu yüreğim.
Yaşamın en zor yanı,
seni düşünmekmiş bilemedim.
Yaşamın en güzel yanı,
seni düşünürken ölüşün
ve tekrar dirilişin özlediğimde yarınıma.
Ne güzel bir başka renkten sevmek seni,
bir başka mekanda düşünmek.
Bir başka gözle görüp,
sevmenin gür soluklarında hissetmek nefesini.
Ve sonra inmek derinliklerine aşkın.
Tekrar tekrar hissetmek,
keskin ve yakıcı tadını öpüşün.
Ahhhh! Güzelim, bir tanem.
Ne olur,
güzelliklerinde gizlensin çirkinliklerin.
Bak şimdi,
Yalnızlığın uç verdiği yeni filizlerde büyüyorsun.
Oysa sen,
yorgun dalgaların kıyılarındaki izlerde olmalısın.
Kum tanecikleri gibi yıkanmalısın tuzlu suda.
Ve ben sana,
yalnızlıklarımı yazmalıyım,
yalnızlıklarımda
bu satırlarımı kuma.
İçimde hep
sensizliğin korkusunu taşıyorum.
Anlaşılan,
ben hep senin yalnızlığını yaşıyorum.
Senin hıçkırığında, göz seyri mendeyim
beni andığında geçen.
Açlığımda mis gibi ekmek kokumsun
dumanı üstünde yalnızlığımın.
Yağmurda toprak kokumsun, baharda çiçek.
Yalnızlığımın sarhoşuyum her gece
içtiğim yalnızlığımın.
Yüzüme baktığında okuyacaksın yalnızlığımı.
Yalvarışlarımı hissedeceksin,
benim hissetmediğim.
Duruşumun sana
nasılsın der gibi olduğunu.
İyiyim diyeceksin sadece gülerek.
Belki de sarılmanı bekleyeceğim,kendimi zor tutup.
Sen hissetmesen de,
bir çocuğu okşar gibi okşamanı kim bilir.
Senin o gizemli dünyanda
benim yalnızlığım olacak senin düşündüğün.
Senin hissettiğine benim gülmem olacak.
Güldüğümü hissedip,
sende güleceksin.
Sana değecek sözlerimin her kelimesi.
Şarkılarım olacak dudaklarında söylediğin.
Beni hatırlayabildiğin yalnızlığında,
için sıkılacak,
yüreğin daralacak
dokunmak, sevmek gibi,
tatminlerin en güzelinden uzakta,
sen ve ben,
bir araya gelemediğimiz
iki ayrı kutupta,
iki ayrı yalnızlığı yaşayacağız.
Yalnızlıklarda,
yalnız.

Derin bir sessizlik içinde geldi yalnızlık
Hüzünlü bir sonbahar gibi geldi
Sokuldu gecenin koynuna usulca
Sokuldu ve sustu!
Ansızın bastıran bir kış gibi geldi yalnızlık
Yorgun ve üşüyen bir kadın gibi geldi
Yürüdü ışıksız sokaklarımdan birinde
Yürüdü ve yoruldu!
Yaralı bir kuş gibi geldi yalnızlık
Pulsuz ve adressiz bir mektup gibi geldi
Sırtüstü uzanıp yattı içime / bir gece
Yattı ve uyudu!
Ağzı kokan bir adam gibi geldi yalnızlık
Bulutunu arayan bir yağmur gibi geldi
Kınından çıkartılan bir bıçaktı sanki
Düştü ve kayboldu!

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım
Bu gece dağ başları kadar yalnızım
Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından
Dudaklarımda eski bir mektep türküsü
Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim
Gözlerim gözlerini arıyor durmadan
Nerdesin?

Seni her bitirişimde
Nefesim kesiliyor
Sen tükendikçe bende
Gözlerim karanlıklara bakıyor
Gidişinin mevsiminde
Ortalık yaz bende kış başlıyor
Sen gelsen bile
Ben dönmem
Sen sevmeye karar versen bile
Ben bu yüreği bir daha kanatmam
Senin gelişini düşündükçe
Sevda beni çarmığa geriyor
Bu aşkı kimseye söyleyemesem de
Her bakan anlıyor
Sen gelsen bile
Ben dönmem
Ben yaramı çok kanattım
Canımı çok yaktım
Sevdam acıdıkça ben ağladıkça
Sen bittin
İşte asıl gidiş bu
Ben senden yavaş,yavaş gidiyorum
Geri dönmemek üzere
Sen gelsen yada gelmeyi düşünsen bile
Bu acıların bedeli
Sensizliğin bensizliği.
|